12 Mart 1918 Rus ordusuna ve Ermeni milis kuvvetlerine dur diyen ve ilk sesi haykıran yüce Erzurum’un düşman işgalinden kurtulduğu kutlu gündür...
Üç bin yıllık mazisinde, büyük medeniyetlere ve kültürlere ev sahipliği yapan, milli hafızasını hiçbir zaman kaybetmeyen, asırlardır Anadolu’dan geçen ipek baharat yolunun birleştiği geçiş güzergahında olan Erzurum, her zaman emperyalist devletlerin hedefi olmuştur...
Bu vesileyle birçok istilalara uğramış, bünyesinde gah mağlubiyetler tatmış, gah zafer naraları atmış bir çok devletin tarihine tanıklık etmiştir...
Anadolu’nun fethinden sonra özbe öz “Türk Yurdu” olarak varlığını sürdüren tarihi bir şehirdir...
O günden bugüne kadar vatan sevgisini, namus ve şeref sevgisi olarak, yedisinden yetmişine kadar Türk oğlu Türk olarak bilmiş ve daima o sevgi vesikasını göğsüne bir madalya gibi takmış, şerefle taşımış bir bilge şehirdir....
Erzurum 1829,1877 yılından sonra üçüncü defa 1916 yılında Ruslar ve Rus ordusu bünyesinde gelen Ermeni çetelerle beraber işgal edilmiştir.
1917 de Rusya’da baş gösteren Bolşevik ihtilali üzerine 1918 yılında Rus Ordusu Erzurum işgaline son vererek şehirden çekilmiştir...
Rus ordusu bünyesinde gelen Anranik Paşa’nın emrinde olan Ermeni komitacıları Erzurum merkez, köy, ilçe demeden halkı ve özelikle Kafkas İslam ordusuna katılan hane halklarını acımasız bir şekilde zulüm ve işkencelerle; yaşlı hasta, genç ayırımı yapmadan, çoluk çocuk demeden camilere doldurarak yakmış, Yanıkdere, Cinis, Alaca ve Yeşilyayla köylerinde ise halkı topluca katletmişlerdir.....
Bu yapılan zulüm, katliamlar ve işkenceler sonucu halkın çoğu çeşitli illere acıyla göç etmişlerdir...
Bir kısmı ise Erzincan, Bayburt, Sivas,Tokat, Yozgat, Nevşehir, Kayseri, Nevşehir ve Adana’ya gitmişlerdir...
Öyle ki bu göçler ve acılar türkülere bile konu olmuştur... “göç göç oldu göçler yolada düzüldü, uyku geldi ela gözler süzüldü ..”
Kurtuluştan sonra katliam yapılan yerler incelenirken, Yanıkdere de şöyle bir olaya şahit olunmuş ve o vahşet şiir olarak şöyle kaleme alınmıştır;
“Bir gelin gördüm ayağı kalkmış,
Sanki canı var yüzüme bakmış,
Kafir mısmar ile direğe çakmış,
Akan kızıl kan arşa dayalı.
Bir hamile kadın gördüm,davranmış kaça,
Ermeni balta ile vurmuş,bölünmüş kalça,
Akan kuzıl kan arşa dayalı...”
12 Mart 1918 de Kazım Karabekir Paşa komutasındaki birinci kolorduya mensup dokuzuncu fıkra kıtaları, Ilıca üzeri Erzurum’a girerek Ermeni çetelerinden Erzurum’u kurtarmış ay yıldızlı al bayrağımızı Erzurum kalesine çekmiş, vahşete ve zulme son vermiştir...
İşte Bağımsızlığın vuslat günü olan 12 Mart’ta Türk Milleti dünyaya karşı esaretin asla kabul edilmeyeceğini Milli mücadelenin mihenk taşı, Cumhuriyetin şekillenmesine ruh veren, 23 Temmuz 1919 Erzurum kongresinde haykırmıştır...
“Vatan bir bütünüdür asla parçalanamaz” kararlılığı ile kurtuluş savaşının fitilini ateşlemiştir...
Aynı zamanda Erzurum, Gazi Mustafa Kemal Paşayı Erzurum mebusu olarak birinci Millet Meclisine gönderme şerefine sahip yüce şehrimizdir...
Erzurum’umuzun düşman işgalinden kurtuluşunun 106. Yılında, şüheda ordusuna katılan aziz ecdadımızı ve tüm vatan şehitlerimizi rahmetle, minnetle ve şükranla anıyor, aziz hatıralarını yad ediyorum ...
Sayın Vekilim, bugün birileri, bu savaşta en büyük pay sahibi olan, Atatürk'ü hutbelerde anmiyorlar. Eğer bugün, bu ülkede bayrak dalgalanıyor,ezanlar susmuyorsa bağımsız bir ülke varsa burada öz be öz Türkler oturuyorsa bunu Atatürk'e borçlular. Başta Atatürk'e ve şehitlerimize rahmet diliyoruz. Âmin.