Acımız ve yasımız çok büyük

Tedbir ve takdir ikilemini bir türlü kavrayamadık.

 

Bilimle ve bilimsel teknoloji ile yaşamayı bir türlü önemsemedik.

 

Doğayla mücadelenin ancak bilimle olduğuna ve doğanın dilinin evrensel olduğuna, çözüm dilinin ise bilim olduğuna bir türlü inanmadık.

 

Sorumluluktan kaçındık ve hep Kader- yazgı deyip geçiştirdik.

 

Àkif diyor ya" Talep ne ise tabii netice öyle çıkar/ Meşiyetin sana zulmetmek ihtimali mi var"

 

Şimdi ise  "Bade'l harabü'l Basra" darb-ı meselinde özetlenen şekliyle, Basra harap olduktan sonra, yani iş işten geçtikten sonra oturup feryad ü figan etmeye başladık. 

 

Devlet önceden aldığı tedbirlerle bu ağır felâketin sonuçlarını minimize edebilirdi. Geçmişte olanlardan, yaşananlardan nedense ders almadık. "Bir musibet bin nasihattan evladır" denilir, ama tedbirler alınmazsa ne musibetler biter ve ne de nasihatlar biter. Olacaklar aynen tekrarlar. Yaralar elbette sarılır. Fakat ölenler öldü, kalan sağlar bizimdir diyerek aynı kafayla  bundan böyle yola devam edemeyiz.

 

Hayatını kaybedenleri rahmetle anıyorum. Enkaz alťında kalanların sağ salim kurtulacaklarını ümit ediyoruz. Acımız da, yasımız da çok çok büyük.

 

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.