Amasya Tamimi

KURTULUŞ SAVAŞI’NIN MANİFESTOSU

 

Mustafa Kemal Paşa, maiyetindekilerle beraber Havza’dan Amasya’ya giderken, temelini birkaç silah arkadaşıyla İstanbul’daki buluşmalarında attıkları “mukaddes ittifakın” heyecanı içindeydi.

 

12 Haziran sabahı erkenden yola çıkıldı. Birkaç saat sonra Amasya yakınlarındaki Gezerlik isimli mesire yerine vardılar. İlk karşılayıcılar oradaydı. Sonra hep beraber Amasya’ya doğru ilerlediler. Yeşilırmak üzerindeki, Selçuklu zamanından kalma Künç köprünün diğer tarafında yerel halk birikmiş, Paşayı bekliyordu.

 

Amasyalılara seslenen Mustafa Kemal Paşa, onlara direnişin gereğini anlattı, “ Vatanı elde kalan en son kayasına kadar savunacağız “ dedi.

 

 

Onlardan 2 hafta kadar önce İngiliz Yüzbaşı Solter bir miktar askerle birlikte Amasya’ya gitmişti. Saat kulesine çekilen İngiliz Bayrağı halkın yüreğini kanatmıştı. Başta dünya harbinde gazi ve malul olan topçu yüzbaşı Cevat olmak üzere halk bu duruma isyan etmişti. Giderek çoğalan kalabalığa, Kadı Ali Hikmet Bey seslendi: “Böyle asil bir milletin memleketinde, böyle alimler, evliyalar yatağında yabancı bayrağı dalgalanamaz”

 

Çok geçmeden, kentin üzerinde esen rüzgar fırtınaya dönüştü. Bir anda o bayrak rüzgara kapılıp Yeşilırmak’ın sularına karıştı.

 

Amasyalılar düşman bayrağının ne demek olduğunu kısa bir süre de olsa görmüş, bir an bile tahammül edememişlerdi. Tanrı’nın bir lütfu, Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekiler tam da yerine gelmişti.

 

Heyet, Yeşilırmak’ın cennete çevirdiği Amasya’ya yüksek bir yerden bakan Saraydüzü kışlasına yerleşti. Gerekli hazırlığı 5. Kafkas Fırkası Komutanı Yarbay Cemil Cahit yapmıştı.

 

Penceresi şehre bakan karanlık oda artık paşanın çalışma odasıydı. İzmir’in işgalini milleti kamçılayan, gözünü açıp aydınlatan bir feci vaka olarak değerlendiriyor, İstanbul’daki merkezi hükümetin düşman işgaline kayıtsız kaldığını belirterek, kurtuluş için başkentten bir şey beklenemeyeceğini ifade ediyordu. Bunları söyleyip milleti ayağa kaldırmaya çalışan kişi, Anafartalar Kahramanıydı; padişahın yaveri olan ve savaş meydanlarında saygıyla anılan Mustafa Kemal Paşa…

 

Tarih 13 Haziran 1919’du. Cuma namazı için Sultan Beyazıt Camii hınca hınç dolmuştu. Mustafa Kemal ve maiyeti de oradaydı. Vaiz Abdurrahman Kamil Efendi, Paşa’dan aldığı görevle tarihi bir hutbe verdi:

 

Milletin şeref ve haysiyeti tehlikeye düşmüştür. Artık padişahın, halifenin, hiçbir makamın mevcudiyetinin hikmeti kalmamıştır. Tek kurtuluş çaresi halkın doğrudan doğruya hakimiyeti eline almasıdır. Hep beraber Mustafa Kemal Paşa’nın etrafında toplanarak vatanı kurtaracağız.”

 

Anadolu İhtilâli’nin sesi yavaş,yavaş yükseliyordu…

 

Bu sırada, aylar önce İstanbul’da, Şişli’deki evde vatan için “son kayada son kurşun kalıncaya dek” savaşmaya ant içmiş 4 kişiden biri olan Rauf Bey de, Mustafa Kemal Paşa’dan 1 hafta sonra Anadolu’ya geçmişti.

 

Bandırma’daki temaslarının ardından Salihli’ye kadar uzanmış, oradakilerle temas kurup, durumu tetkik ettikten sonra Ankara’ya geçmişti. İstanbul’da o yemini edenlerden bir diğeri olan Ali Fuat Paşa ise 20. Kolordu Komutanı olarak Ankara’da bulunuyordu. İki yeminli arkadaş, şimdi Mustafa Kemal Paşa’ya doğru beraberce gidiyorlardı.

 

Yolculukları, 13 Haziran’da Amasya’da sona erdi. Hasretle kucaklaştılar.

 

Mukaddes İttifak yeniden kuruluyordu; nihayet planladıkları şeyi gerçekleştirme yolunda ilk adımları atmak üzeriydiler.

 

Karabekir Paşa Erzurum’da 15. Kolordusunu hazırlıyordu. Balıkesir civarında bir tümen, dağlarda efeler, Nazilli’de Demirci Mehmet Efe, Bandıma’da Çerkes Etem ve adamları harekete geçmeye hazırdılar. İttihatçıların eylem adamı Kuşçubaşızade Eşref Bey’in çiftliğindeki atlar, silahlar, para ve cephane de ilk direniş için kullanılabilecekti. Milli Mücadele’nin öncüleri karanlık odada günlerce bunları konuştu….

 

Milletin istiklalini yine milletin azmi ve kararı kurtaracaktı. Milletin haklı davasını bütün dünyaya ilan edecek bir milli heyet kurulmalıydı. Bunun için illerden gelecek temsilcilerle milli bir kongrenin toplanması gerekiyordu ve bunun için en emin yer Sivas’tı.

 

Doğuda Karabekir (15. Kolordu Komutanı) ve Batıda Mersinli Cemal (2. Ordu Müfettişi) paşalara da bu karar iletildi. Her ikisi de olumlu görüş bildirdiler. Ancak Kazım Karabekir, daha öncesinde doğu illerine yönelik bir kongre düzenlemeye girişmişti ve bu kongreye Rauf Bey ve Mustafa Kemal Paşa’nın da katılmasını istemişti.

 

Aslında bu konu da Şişli’deki evde yapılan toplantılarda konuşulmuştu. Bu tür bölgesel fikirlerin yeterli olmadığını belirten Mustafa Kemal, vatanı bir bütün olarak kurtarma çareleri peşindeydi. Karabekir ise Doğu’da kuracağı bir mukavemet merkezi ile harekete geçmekten yanaydı.

 

İşte iki paşa da sahaya çıkmış, ikisi de tasavvur ettikleri şeyi hayata geçirmek üzere eyleme geçmişti.

 

Ve o sırada asıl önemli olan iş, günlerce üzerinde düşünülen ve karara varılan hususların duyurulmasıydı.

 

AMASYA BİLDİRGESİ

 

Bu esnada, 3. Kolordu Komutanı görevini üstlenen Refet Bey (Bele) de Amasya’ya vardı. 21 Haziran akşamı Saraydüzü kışlasındaki karanlık odada bir kez daha toplandılar. Beyaz fanuslu gaz lambasının ışığında alınan kararlar, katılımı istenen kişilerin de onayı ile sonucu bağlanmıştı. Saat 9 gibi Paşanın yaveri Cevat Abbas Bey, kâğıt ve kalem bularak odaya gitme emri aldı.

 

Mustafa Kemal Paşa’nın ofis olarak kullandığı karanlık odada, Rauf ve Refet beylerin yanı sıra, ordu kurmay başkanı Albay Kazım, sıhhiye reisi Binbaşı Refik, Harekat Şube Müdürü Binbaşı Hüsrev bulunuyordu. Hepsi, tarihi bir an yaşandığını biliyordu. Paşa, yaz bakalım dedi:

 

Vatanın bütünlüğü milletin özgürlüğü tehlikededir.

Merkezi hükümet, görevlerini yerine getirememektedir….”

Dikte etme işi bitince, dışarıda telgraf başında Ankara ile konuşan Ali Fuat Paşa odaya davet edildi.

 

Mustafa Kemal, “ Hamdolsun işlerimiz tamamlandı. Şimdi imza edebiliriz” dedi.

 

Rauf Bey, yetkisi bulunmadığını beyan ederek, misafir olduğunu ekledi. Paşa ona, tarihi bir hatıra olacağını söyledikten sonra, çekinmeden imza koydu. Ali Fuat Paşa’dan sonra imza sırası Refet Bey’e geldi. Samsun’a çıkan heyetin içinde bulunan genç albay, kararların içeriğini dinlemiş; okumuş, tereddüt içine düşmüştü.

 

-Kongrenin icabında bir hükümet teşkil edebileceği anlaşılıyor dedi.

 

Ali Fuat Paşa ona cevap verdi: Evet, milletin istiklalini temin amacıyla, eğer gerekirse bir hükümet kurulması anlamı çıkar bu maddeden.

 

Kimi kaynaklara göre Ali Fuat Paşa, elini Refet beyin omzuna koyup, “Nazariyeyi bırak Refet, imzala” dedi. Sonuçta Refet beyin imzaladığı belirtilir. Öyle bir imza ki, nokta şeklinde ve belli belirsiz…

 

İhtilal komitesinin aldığı kararlar, gizli kalmak şartıyla komutanlıklara ve valiliklere telgrafla yollandı. (Mustafa Kemal, yıllar sonra o belgeden söz ederken, “gizli bildirge” diyecektir)

 

Bu kararlar Türk isyanının, milli kurtuluşun ilk belgesi olara tarihe geçti. Zira Amasya kararları, çok önemli bir yere sahiptir. Ali Fuat Paşa’nın ifadesiyle, “mukaddes ittifak” Amasya’dan boy göstermişti. Böylece, çeşitli ve bölgesel girişimler birleştirilmiş, milletin istiklal amacı etrafında birlik olduğu fikri hem içeriye hem de dışarıya ilan edilmiş oldu. Kutsal İsyanın olağanüstü serüveni böylece başlıyordu.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.