Bir zamanlar Erzurum da idrak ettiğimiz Ramazan... (2)

İFTAR ÖNCESİ TURU, HOROZ ŞEKERİ VE  İFTAR DAVETİ

 

Ramazan ayı yaz aylarına denk gelmişse, pidelerini alanlar ya kendi arabalarıyla yahut 3-4 kişi anlaştıkları Chevrolet taksilerden birini bir ay boyunca pazarlıkla tutar, göze sularından veya bakan pınarlardan su getirmeye gider ve iftara yakın şehir turunuda atarlardı…

 

Chevrolet taksilerin çoğu Dadaş sineması önündeki durakta bulunurdu…

 

Pala Zihni Binici’nin, Murat Aytekin’in, Halis Avcı’nın, Özkan Karaşen’ın, Uzun Ömer’in, Osman Atilla’nın araçlarını genellikle tutarlardı…

 

Taksileri tutan şahıslar yanlarında iftar için getirecekleri; kav testileri, ibrikleri veya su bidonları hiç eksik etmezlerdi…

 

İftar sularını genellikle Palandöken dağında Polis Hikmet Daye’nin yaptırdığı Dadaş çeşmesinden veya hamam deresindeki Ağ gözeden, Boğazdan, Dutçu köyünden doldurur, akşam namazına hazırlık olsun diye göze sularından abdestlerini salar (alarak) serinlenirler, dinlenirler ve akabinde araçlarına binerek iftar sefası turlarını tamamlayarak iftar için evlerine dönerlerdi…

 

İftara su getirmeye gitmeyenlerin bazıları da, Kıraladıkları taksi ile Havuz başından Cumhuriyet caddesi üzerinden Tebrizkapı göbeğine kadar en az dört tur atarak iftar öncesi turlarını atmış olurlardı…

 

Bu tur bazen Taş Mağazalardan aşağı inip, Batpazarı caddesinden çıkarak tekrar Cumhuriyet caddesi üzerinden Havuzbaşına kadarda sürerdi…

 

İftara yakın vakitlerde taksilerle tur atanlar 1968lerin başında Erzurum da ilk defa Hükümet konağının önündeki göbekte bulunan kulübe içindeki trafik polisi dadaş çeşmesini yaptıran Yozgatlı Hikmet Daye’nin Meksika şovlarını aratmayan trafik figürleri yapması, kaldırımda bir merasim bölüğü gibi bekleyen insanlar tarafından ikindi namazını takiben iftar vaktine kadar ahali zevk ve ilgiyle izlerdi...

 

Taksi turu geçişleri ağır bir endaze ile yapıldığında, Hikmet Daya’nın çabuk, çabuk geçin diye peş peşe çaldığı düdükle yaptığı figürler, kaldırımda izleyenler için bir cümbüş havası sergilerdi... 

 

Bu arada turu atan taksilerin, önünde bazen tur atan, 29 Tümen Komutanı Nedim Paşa’nın makam aracı olduğunda onu korkudan geçmeyerek peşine takılırdılar…

 

Nedim Paşa’nın aracını geçmeye çalışanlara anında paşanın yaveri müdahale ederdi onun için kimse cesaret edip paşa’nın aracını geçemezdi... 

 

Ama sen gel bunu trafik polisi Hikmet Daye’ye anlat…O, el kol işaretini ağzındaki düdükle süsleyerek, dur veya çabuk geç işaretlerine kapılıp, paşanın arabasını gecen araçları, sen misin Nedim Paşa’nın aracını geçen diye, Paşa’nın arabasının arkadan takip eden trafik polisleri derhal o aracı çevirir ve içindeki kişilerle beraber, doğru 29 Tümene götürür, şimdi hadi iftara yetiş de görelim...

 

Ve birde iftar top atıldığında, iftar vakti evde pideyi, suyu bekleyen hane halkı beklesin ki babamız, ağabeyimiz gelse de iftarımızı açalım diye bekler dururlardı…

 

İftar vakti geçtikten bir müddet sonra Paşa'nın yaveri Tümende tutulanlara iftarlık getirir, iftarınızı acın ve hemen gidin, siz siz olunda bir daha böyle saygısızlık  yapmayın diyerek serbest bırakırdı... 

 

Bu da taksicilerin kulağına küpe olurdu. Bir daha böyle bişey olmazdı…

 

Cadde turunun bir lokal olarak görünen mahalle ve sokak aralarında horoz şekeri satıcıları turu vardı…

 

İftariye horoz şekerleri, genellikle kışa denk gelen Ramazan aylarında seyyar satıcıların tablalarında satıldığı gibi, bazı genç çocuklarda horoz şekerlerini, kamıştan örülü bir sepetin kenarlarına sıralayarak satarlardı...

 

Horoz şekeri satan gençler, daha çok sokağa bakan evlerin geniş pencerelerinin iç kısmına dışarıyı izlemeleri için oturtturulan çocuklara doğru bakıp, tahrik edecek bir tonda; “horuz şekeri” diye bağırarak, onların anne veya baba annelerine horoz şekeri aldırmaya zorlarlardı..

 

Horoz şekerleri: Horoz şekli yanında, başka birçok şekilde üretilirdi…

 

Mesela; kamyon, tavşan, tren şekillerinde olan horoz şekerlerini de dökenler olurdu…

 

Bunlar belli başlı mahallelerde olurdu…

 

Üç Kümbetlerde Gırcınkoslu Selahattin, Dere Mahallesi'nde Rampa Mevlüt, Dağ Mahallesinde Tilki Ahmet’ten ibaretti…

 

Horoz şekerleri gündüzleri tanesi beş kuruşa, eğer akşam saatlerinde ellerinde kalmışsa, indirime giderek çiftini beş kuruşa satılırdı…

 

Birde özel verilen iftar yemeği daveti olurdu…

 

Bir ay boyunca evlerde veya camilerde hatim okutanların hatimlerini okuyan imam veya hafızla beraber, sokakta bulunan komşulara Ramazan’ın onundan itibaren  İftar daveti verilirdi…Yemek sonrası semaver çayı veya demlik çayından bir iki bardak içilir içilmez hemen teravih namazına giderlerdi… (Devam edecek)

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.