CHP mensubu ve üyesi değilim. Son seçimde de İYİ Parti'den aday aday olmuştum. Şu anda da hiçbir partinin üyesi olmayan kanaatlerinde ve oy tercihinde de özgür bir yurttaşım. Amacım da CHP'yi savunmak da değil, yerinde doğru ve makul bir tespit yapmak. CHP iktidara gelmek istiyor ve o yönde de yürüyor. Ciddi bir ivme de kazanmış gibi de görünüyor CHP. Yüzde 50+1 sisteminde muhalefetin diğer partileriyle en azından cumburbaşkanlığı seçimlerinde zorunlu bir ittifaka ve ortak adaya ihtiyaçları var. CHP ülkemizin ana muhalefet partisidir ve köklü bir partidir. Enerjik, genç ve donanımlı bir lideri var. Bu nedenle ülkenin ciddi sorunlarına marjinal yaklaşımlarla, hamasi uç ve itici söylemlerle yaklaşamaz. Ne haliniz varsa görün ve bana ne de diyemez. Elini taşın altına sokmak zorunda. Dün Kandil'le işbirliği iftırasına maruz kalan CHP, bu kez de barışı ve kardeşliğimizi sabote etti gibi iftiralarının da önüne geçmek zorunda.
Bakıyorum sürece ilişkin yapılan az sayıda da olsa paylaşımlarda "Yok CHP cumhuriyeti satti. Yok Atatürk'ü terketti, ülkeye ihanet ediyor" gibi sloganik olmanın ötesinde karşılığı olmayan boş ifadeler sarfediliyor. CHP'ye oy verirsiniz vermezsiniz o başka. Ama CHP ne cumhuriyeti, ne Atatürk'ü satar ve ne de ülkeye ihanet eder. Cumhuriyetin kurucu Partisidir. İnanırız veya inanmayız; ama Devlet Projesi diye sunulan bu sürece iktidara yürümek isteyen ana muhalefet partisi CHP'nin bir kenarda durması ve kayıtsız kalması elbette düşünülemez. Yasal ve yaptırım gücü olmayan bu komisyona kendi politikaları doğrultusunda katılımını doğru buluyorum. İYİ Parti ve Zafer Partisi gibi milliyetçi duruş ve hassasiyetleri bulunan partilerimizin sert tavır ve çıkışları da kendi içinde tutarlı ve makuldur. Saygı duyulmalı. Çünkü sürece ilişkin toplumda çok ciddi kuşkular, kaygılar ve ciddi endişeler var. Bu partilerimiz toplumun bir nevi sigortası.
Sahsi görüşüm şudur. Bu netameli süreç her an inkitaya-kesintiye uğrayabilir. Yöresel ifadeyle "Taş düşebilür. Ayı çıkabilür" Ama terörün ve şiddetin ülke gündeminden çıkarılması ve zaten var olan Türk ve Kürt kardeşliğinın daha da perçinlenmesi ve emperyal projelere artık dur denilmesi de bir hakikat. Talepler karşısında kolay kolay çözülecek bir süreç değil. Hele ulus ve üniter devlette gedik açılması hiç mümkün değil. Öyleyse talepler netleşmeden iktidar ve ortakları partilerin tavırları ile PKK ve DEM'in gerçek niyetleri belirlenmeden, CHP'nin nasıl bir tavır ve nasıl bir duruş sergileyeceği de daha ortaya çıkmadan çok erken konuşmak ve CHP'yi günah keçisi yapmak hiç de doğru değildir. Bir de kim ne derse desin ve her kim ne sòylerse söylesin eninde sonunda bu milletin dediği olur