Temmuz sabahlarının serinliğiyle dolu bir Erzurum gününde buluştuk. İnce belli bardaklardan yükselen çayın buharı arasında bir masadayız. Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, kurmaylarıyla birlikte basın mensuplarıyla sohbet ediyor.
Rektör Hacımüftüoğlu, görevindeki on birinci ayına girerken bazen gülümseyerek, bazen rakamlar göstererek üniversitenin geldiği yeri ve gitmek istediği yönü anlatıyor. Her cümlesi Erzurum’un buzu gibi berrak.
“Bu şehrin en büyük gücü Atatürk Üniversitesi.
Adı gibi öncü kalacağız,” diyor rektör.
Çünkü Erzurum’un sadece donduran soğuğu yok; direnci var, kararlılığı var, yürüyen bir aklı var. Ve bu aklın kurumsal adı Atatürk Üniversitesi.
Bugün kalite standartlarında Türkiye’nin birincisi, öğrenci ve akademik büyüklükte ise ülkenin ikincisi.
Atatürk Üniversitesi, 23 Temmuz 1957’de, Erzurum Kongresi’nin 38. yıl dönümünde temeli atılmış bir üniversitedir. Türkiye’nin en eski üniversitelerinden biri olarak, soğuk bir coğrafyada sıcacık bir hayalin filizlenişidir.
“Bilim toplum içindir,” diyor rektör.
Bu anlayışla YÖK Bilim İletişim Ofisini Türkiye’de ilk açan üniversite Atatürük Üniversitesi oldu. Artık bilgi, kampüs duvarlarının ötesine taşınıyor; bilgiyi çiftçinin toprağına, esnafın tezgâhına, gencin hayaline, şehrin sokağına taşıyor.
Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi yalnızca Erzurum’a değil, Doğu Anadolu’da 4 milyonluk geniş bir coğrafyaya şifa dağıtan bir merkez. Gelen hastaların beşte dördü şehir dışından geliyor. Katarakt ve organ nakli gibi alanlarda yapılan özel cihaz yatırımlarıyla hastanenin hasta kabul kapasitesi son bir yılda iki katına çıkmış durumda. Ameliyat planlamaları dört yıl sonrasına kadar dolu; bu, hem tıp alanındaki güveni hem de bölgenin sağlık ihtiyacını gösteriyor.
Hastane gelirlerinin önemli bir kısmı yenilikçi cihaz alımı ve bakım kalitesinin artırılması için yeniden yatırılıyor. Böylece mali sürdürülebilirlik sağlanırken vatandaşın aldığı hizmet kalitesi de yükseliyor.
Bu hastane, Erzurum’un ayazında sessizce yükselen bir güven noktası, Atatürk Üniversitesi’nin bölgeye açılan şifa eli.
Tıp ve Diş Hekimliği Fakülteleri’nin TUS’ta Türkiye 4’üncülüğü, DUS’ta Türkiye birinciliği, bu başarının tesadüf olmadığını gösteriyor.
Rektör Hacımüftüoğlu’nun sabah toplantısında söylediği şu cümle dikkat çekiciydi: “Ülkenin ithal ettiği en kritik 100 ilacın hammaddesini Erzurum’da üreteceğiz.”
Bu amaçla oluşturulan 88 kişilik ekip, Türkiye’nin ilaç bağımsızlığı için Erzurum’da kolları sıvamış durumda. Bu, hem milyonlarca doların ülkede kalması hem de sağlıkta dışa bağımlılığın azalması demek. Adeta sessiz bir inkılap…
Atatürk Üniversitesi’nin aldığı 120 yeni patent, rafta beklemek için değil, ürüne dönüşmek için var. BAYKAR ile yapılan motor testi anlaşması ve kurulacak Milli Teknoloji Atölyesi, katma değerli üretimin Erzurum’dan yükseleceğinin işareti.
Küresel iklim krizini bir fırsat olarak değerlendiren Prof. Dr. Hacımüftüoğlu, “Erzurum’un soğuğu burada bir yük değil, fırsattır,” diyor.
Atatürk Üniversitesi’nin 60 bin öğrencisinden 20 bini kayak yapabiliyor. Kampüste kurulan kayak pisti, spor imkânları ve yüksek irtifanın avantajıyla sağlıklı, dirençli bir gençliğin yetiştiği canlı bir kampüs ortamı hedefleniyor.
Atatürk Üniversitesi yalnızca Erzurum’un değil, Türk Dünyası’nın üniversitesidir. Bu hedefle Azerbaycan, Kırgızistan, Özbekistan’da açılan ofislerle ortak projeler yürütülüyor, Türk Cumhuriyetleri ile bilim ve kültür köprüleri kuruluyor.
ABD’nin önde gelen üniversiteleriyle yapılan işbirlikleri kapsamında 100 bilim insanı yurt dışına gönderilecek. “Tatile değil, çalışmaya gidecekler…” diyor rektör; çünkü bu bir eğitim ve üretim seferberliği.
Atatürk Üniversitesi sadece diploma veren bir kurum değil, mezunlarının iş bulması için imkân yaratan bir üniversite. Bunun en iyi örneklerinden biri KUDAKAF Kariyer Fuarı. 124 firmanın katılımıyla gençlerin iş dünyasıyla buluştuğu, mezunların yalnız bırakılmadığı bir organizasyon.
“Zarar dahi etsek, kariyer fuarını yapmak zorundayız,” diyor rektör. Çünkü gençlerin geleceği, eğitimin tamamlayıcısıdır.
Rektör Hacımüftüoğlu, puan barajını yükseltmek, daha çok çalışkan öğrenciyi Erzurum’a çekmek istiyor.
“Zeki öğrencilere her ay 30 bin TL burs vereceğiz,” diyor rektör. “Bu şehirde okuyacak, kazanacak, kalacaklar.”
Rektör Hacımüftüoğlu, Atatürk Üniversitesi'nin yalnızca kendi gelişimini değil, bölgenin kalkınmasını hedeflediğini vurgulayarak bu vizyonla bölgedeki üniversitelerin gelişimine destek olmak amacıyla 5 milyon TL kaynak ayırdıklarını da hatırlatıyor.
Bu şehir 3 Temmuz’da Atatürk’ü bağrına bastı, 23 Temmuz’da Kongre’yi topladı. Cumhuriyet’in temelleri bu şehirde atıldı.
Bugün ise Atatürk Üniversitesi, bilimin, üretimin ve geleceğin temellerini yeniden atıyor.
Çünkü bu şehir soğuğuyla değil, aklıyla, emeğiyle, bilimiyle Türkiye’nin geleceğine ışık tutmaya devam ediyor.
Ve Atatürk Üniversitesi, adına yakışır şekilde öncü olmayı sürdürüyor.