Dadaş'ın Efe'si Ferdi Zeyrek'e veda...

Üç yıl kadar önceydi.
Ben Erzurum’dan gelmiştim, o Manisa’dan…
Ankara’nın gri salonlarından birindeydik. Kalabalık, resmi, biraz da soğuk bir atmosferdi. Ama bir köşede göz göze geldik.
Ben kendimi tanıtınca, “Erzurumlu’yum,” deyiverdim.
O anda yüzü aydınlandı, gülümsedi:

“O zaman sen Dadaş’san, ben de senin Efen olayım.”

 

İşte o cümleyle başladı bizim dostluğumuz.
O bir mimardı, ben ise gazeteci...
Ama bizi birleştiren şey meslekten çok, memleketin içimize bıraktığı samimiyetti.

 

O Manisa deyince ben hemen atıldım:
“Kırkağaç Jandarma Komando Alayı’nda askerdim!”
Bu cümlemi duyduğu anda gözleri parladı:
“Bak işte bu başka… Biz seninle çok önceden tanışmışız demek!” dedi.
O an, sadece iki adam değil, iki yurt sevdalısı olarak kucaklaşmıştık.

 

Ferdi, konuşurken gözlerinin içi gülerdi.
Manisa’yı öyle anlatırdı ki, dinlerken sanki Gediz Ovasına bakar nefes alır, Spil Dağlarının zirvesine çıkmış gibi serinlerdiniz..

 

O'nun derdi sadece kaldırım, asfalt ya da bina planı değildi.
“Ben mimarım ama bu ülkede asıl inşa etmemiz gereken şey güven” dediğinde, salondaki bütün soğukluk içimden kalkmış; bir dost, bir kardeş, bir halk adamı çıkmıştı karşıma.

 

Kızı Nehir'den ve ikizlerinden bahsederken sesi hafif titrerdi.

“Onlara anlatacak tertemiz bir şehir bırakmak istiyorum…” derdi.


Ben de… Oğlum Saltukhan'dan, futboldan, Erzurum ve Manisaspor'dan bahsetmiştim.


Yapacağı parkları, meydanları, kadınların özgürce dolaştığı sokakları anlatmıştı uzun uzun…Sadece taş değil, umut döşemek istiyordu Manisa’ya.

 

Ve sonra o büyük gece geldi…
2024’te Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğinde, sadece bir seçim kazanmamıştı Ferdi...

Bir şehir ilk kez bu kadar birleşmişti.
Sadece CHP’liler değil, sağcısı solcusu, genci yaşlısı Ferdi Zeyrek’in ardında bir araya gelmişti.
Çünkü o insana dokunmayı biliyordu.
Gülümsüyordu, dinliyordu, not alıyor ve unutmuyordu.
Başkanlık değil, emanetçilik yapıyordu adeta…

 

Ve sonra dün…
O kara haber…
Ferdi artık aramızda değil.

 

 

Bugün Manisa’da bir çaycı o başkan için hâlâ bir bardak fazla çay koyuyor.


Bir çocuk, “Ferdi Abi söz vermişti…” diye iç çekiyor.
Ve en çok da Özgür Özel’in gözleri konuşuyordu.
Çünkü aralarındaki ilişki sadece siyasi değildi.
Yoldu, yoldaşlıktı, kardeşlikti.
Özgür Özel bir dostunu değil, bir parçasını kaybetti belki, ben ise bir Efemi...

 

Ferdi Zeyrek şimdi yok.
Ama Ankara’da o gün bana sarf ettiği o cümle hâlâ kulaklarımda:


“O zaman senin Efen olayım!”

 

Ben Dadaş olarak yola çıkmıştım,
O bir Efe gibi yürüyordu bu topraklarda…
Şimdi toprağın altında. Ama izi üstümüzde, sesi sokaklarda, tebessümü Manisa’nın çocuklarında…

 

Hoşça kal Efem…
Sen yalnızca bir şehri değil,
bir memleket duygusunu da onardın.
Biz seni unutmayız.
Çünkü sen, kalbimize adını kazdın.
 

 

 

 

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.