Türkiye genelinde Adalet Bakanlığımızın açıkladığı verilere göre çocuk istismarı ve cinayetlerinde birkaç sene öncesine göre ciddi oranda artış olduğu görülüyor. Her yeni güne çocuğa yönelik cinsel istismar ve çocuk cinayeti ile uyanıyoruz!
Özellikle Türkiye de büyük yankı uyandıran henüz 8 yaşında olan Narin Güran 19 gün boyunca aralıksız aranma neticesinde vahşice öldürülüp, taş doldurulmuş çuval ile birlikte dereye atılmış vaziyette bulundu. Bu acı olayın izleri henüz çok sıcak iken, yine 2 yaşındaki Sıla bebeğe darp ve cinsel istismar haberi ile uyandık. Ne yazık ki çocuğa yönelik darp, cinayet ve cinsel istismar suçları çoğunluk ile 1. derece soy bağı olan bireyler tarafından yapılıyor, toplum vicdan ve ahlakı yozlaşmış durumda, bu gibi çirkin olaylar hemen hemen, her gün olmaya devam ediyor.
İş yargıya intikal ediyor ancak gerekli yaptırımlar uygulanmıyor istenilen sonuçlar alınamıyor. Korunmaya muhtaç çocuğa yönelik cinsel istismar ve cinayetlerinde verilen cezalar yetersiz kalıyor ve asla caydırıcı değil. Bu hafif olan cezalar bir sonraki istismar ve cinayetler için zemin hazırlıyor. Aynı zamanda her ne kadar ufak bir yaptırımı olsa bile cezaların az olması ve ilerleyen günlerde aynı vahşi cinayetlerin, darp olaylarının ve cinsel saldırıların olmaya devam etmesi toplumda adalete karşı güvensizlik, ümitsizlik, üzüntü ve kaygı duyguları uyandırıyor.
Savunmasız bedenlere yapılan düşünülen her türlü ahlaksızlık neticesinde ceza evine giren onur, namus, vicdan ahlak yoksunu asalakların şerefi ile çalışanların vergileri ile ceza evlerinde yiyip, içip konaklayıp bir nevi ödüllendirilmelerine ahlaken ve vicdanen son derece rahatsızım. Çocuğa yönelik darp, cinsel saldırı ve cinayetlerinde ceza evine atıp vergilerimiz ile ödüllendirmesini değil idam cezasına çarptırılmaları gerektiğini düşünüyorum.
Bu gibi insan ahlakına, vicdanına, ahlakına, onuruna tamamen ters ve yanlış olan suçlar için idam cezasının uygulamaya konmasında çok geç kalındığını düşünüyorum. Bu cezayı vermek için daha kaç bebek ve kız çocuğu tecavüze uğramalı, dövülmeli, darp edilmeli bilmiyorum ama zira, Türk toplumu olarak 1 kaybedilen çocuk daha kaldıracak sabrımız ve gücümüz kalmamış durumda. Ayrıca 2016 yılında İzmir’de cinsel istismara maruz kalan 9 yaşındaki Y.K çocuk koruma kanununa aykırı biçimde, mahkemeye çıkarılmış, ona bu ahlaksızlığı yapan şahıs ile karşılaşmanın korku ve stresi nedeni ile kalp krizi geçirip hayatını kaybetmiştir.
Ayrıca ondan önce ise 2003 yılında başlayan 2014 yılına kadar süren davada 13 yaşındaki N.Ç., 27 sapık tarafından cinsel saldırıya maruz kalmıştı. Cinsel saldırıya uğrayan çocuk senelerce ona bu iğrençliği yapan kişiler ile çok defa karşı karşıya getirildi. Netice olarak N.Ç’nin , 27 sapığın ona cinsel saldırıda bulunmasına rıza gösterdiği kanaatine varılmıştı. Bu konu daha sonra birçok kaynakta belirtildiği gibi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınmış. Ne yazık ki ülkemizde geçmiş yıllara nazaran son zamanlarda çocuğa yönelik cinsel saldırı, fiziksel ve psikolojik şiddet, ihmal, istismar ve cinayetler sistematik biçimde artmış durumda.
Bu sistemik ve politik durumun kamu vicdani, ahlaki güveni ve huzuru için bir an önce caydırıcı cezaların yürürlüğe girmesi gerekir. Bu ceza topluma zararı olan mahlukatları ceza evlerinde vergilerimiz ile ödüllendirip beslemek olamamalı, ceza kesinlikle idam olmalıdır.