Erzurum'da Mart'ın sonu bahar!

Erzurum'da bahar gelmeye görsün... Ortam renklenir!
Bu siyasette de böyledir, ticarette de...
Geçenlede İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Erzurum'a geldi. Kentte bir telaş bir telaş...
Yollar kesilmiş belediyenin parkları bile rezerve... Her taraf da Mehter Marşları çalıyor... 

"Of of Genç Osman dediğin bir küçük uşak
Beline bağlamış ibrişim kuşak of of.

...

Aman her ana doğurmaz böyle bir aslan
Allah Allah deyip geçer Genç Osman of of.

...

Aman kelle koltuğunda üç gün savaştı
Allah Allah deyip geçer Genç Osman of offf... "

Bakan Bey, aslında başında bulunduğu AFAD'ın (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı ) bir tatbikatı için gelmiş Erzurum'a ama o tatbikata katılanların onda biri yok konuştuğu salonda... Şehirde bir olağanüstü hal... Bi kaygı, bir gerçeği gizleme telaşı!

...

Sayın Soylu ile yıllar önce bir iftar sofrasında oturmuştuk. 12 Eylül 2010 Referandumu'nda “evet” tercihini anlatmak üzere Türkiye’yi dolaşıyordu. Bağımsız bir adam olarak kimlerden destek alıyordu ise "Demokrasi Buluşmaları” adını verdiği o günlerde Erzurum'da Çifte Minareli Medrese'nin gölgesinde  kentin en lüks köftecisinde dakikalarca atıp tutmuştu, ben içten içe gülmüştüm...!

Sayın Bakan,  Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen'in yeniden dizayn ettirdiği, çocukluğumuzun 'Dadaş Sineması', günümüzün 'İbrahim Erkal Kültür Merkezi'nde boğazı cırılırcasına bağırmasının nedeni ne idi?

Ne güzel, Mehter Başı'da izin vermişken  köslere...

Yok.. Yok.. Sayın Bakan tecrübelidir gaza gelmez...

Marşta, marş ha!

"Aman her ana doğurmaz böyle bir aslan
Allah Allah deyip geçer Genç Osman of of.

...

Aman kelle koltuğunda üç gün savaştı
Allah Allah deyip geçer Genç Osman of offf... "

...

Erzurum'a gelen tatbikat düzenleyen sayın bakan, ne 52 gün bu kentte kalan, mazlum milletler için beyin eriten Atatürk'ün evine girdi, ne de 'Milli Mücadele Kongre Müzesi'ni gezdi... Bir gece Erzurum'da konaklayamayan sayın bakanımız, Konaklı'da seneryo gereği AFAD yaşattı ve seneryo gereği AFAD'tan Dadaşlar'ımı kurtardı...!

Sirenler çaldı...  Yollar kesildi... Her taraf da Mehter Marşları çalıyordu; 

"Of of Genç Osman dediğin bir küçük uşak
Beline bağlamış ibrişim kuşak of of..."

...

Gün bu, geçer ya..
Aradan iki yada üç gün geçti, geçmedi ki;
Kongre Binasını, 'lebaleb' doludurdu adamlar!

Ata sözümüzdür; Lafın tamamı ahmağa söylenir!

Sokağın sesine kulak tıkayıp, kendilerini salonlarara kilitleyenler geleceğini göremezler.. Ne derdi bizim ilkokul öğretmenimiz:

"Sarayın duvarları kalın olur, ses geçirmez"

Gerisi hikaye...

Hikaye deyip, basite alıp  geçmeyin,  birde evensel bir sesi  var Nazım'ın dizelediği gibi bu şehrin;

"Erzurum'un kışı zorludur balam,
tandırında tezek yakar Erzurum,
buz tutar yiğitlerinin bıyığı
ve geceleyin karlı ovada
kaskatı katılaşmış, donmuş görürsün karanlığı.

Erzurum'da kavaklar, balam,
Erzurum'da kavaklar tane tane,
kavaklarda tane tane yapraklar.
Ve terden ve toz dumandan ve sinekten geçilmez
Erzurum'da yaz gelip de bastı mıydı sıcaklar.

Erzurum'un düzdür, topraktır damı.
Erzurum güzelleri giyer, balam,
incecik ak yünden ehramı.
Yürek boynun büker, balam,
Erzurumlu türkülere.
Halim selimdir Erzurum'un adamı
ve lâkin dönmesin gözü bir kere!..."

Esen kalın, Erzurum'da kalın!