Erzurum'u hayal etmek...

Çocukken şehir tabelaları değişince yaşamların da değişeceğini sanıyorduk. Meğer ne müthiş bir yanılgıymış.  İşte Erzurum’a dair düş kurmaya ta bu vakitlerde başlamıştık. Hem “Kilidi mülkü İslam’ın” olan bir şehir nasıl sevilmezdi ki, nasıl hayal edilmezdi ki… Hele hele adına ne hikayeler ne şiirler, ne destanlar, ne masallar, ne şarkılar, ne türküler, ne kitaplar ve ne kıymetli cümleler kurulmuş bir şehirde yaşamak, onunla anılmak, ona dair sözler söylemek ve ona hizmet etmek nasiptendi sanırım.

 

 

Sonra Erzurum’u tanıdıkça, Erzurum’u yaşadıkça ve içinden Erzurum geçen ırmaklardan yudumladıkça bu şehre dair sevdamızın önü iyiden iyiye alınmaz oldu. Bir parçası sevilsin diye kaç parçasının eksildiğini de biliyoruz elbette. Yine de ona dair hayallerimizi hiç eksik etmedik bu garip yüreklerimizde.

 

 

Ve ömrümüzün gazel döken yaşları yaklaştıkça şimdi hiç olmazsa;

 

Bir nota olmak isterdim Erzurum Türküsünde. Tek vuruşluk canım da olsa, adım geçsin isterdim Huma Kuşu’nda.

 

Bir kıtlama şekerin parçası olmak isterdim hiç olmazsa. Erzurum’da bir kahvede demlenen çaya tad olmak isterdim.

 

Bir kar tanesi olmak isterdim hiç olmazsa. Gökyüzünden Erzurum’a doğru bir eski evin damına usulca konmak isterdim, herkesten habersiz.

 

Oltu’da bir karanlık madende küçücük taş parçası olmak isterdim hiç olmazsa. Bir caminin tenha köşesinde duadan önce çekilen tespihin tanesi olmak isterdim.

 

Bir taşın dibindeki gözede küçücük su damlası olmak isterdim hiç olmazsa. Karasu’yla, Aras’la, Çoruh’la coşmak isterdim, onlarla gitmek isterdim uzak diyarlara.

 

Bir ağaç parçası olmak isterdim hiç olmazsa. Erzurum’da bir eski evin tandır odasının kırlangıç örtüsüne parça olmak isterdim.

 

Bir güvercin olmak isterdim hiç olmazsa.  Evim yuvam Yakutiye’nin Cumhuriyet Caddesi’ne bakan çatı aralığında olsun isterdim.

Bir ağaçta salınan kızılcık olmak isterdim hiç olmazsa. Tortum’da bir bahçenin köşesinde tüten ocağın üzerindeki şerbete renk olmak isterdim.

 

Bir davul-zurna olmak isterdim hiç olmazsa. Dadaşlar oynarken Köroğlu’nun barını, bir nefes olmak isterdim onlara.

 

Mesela bir tahta takunya olmak isterdim hiç olmazsa.  Erzurum’da bir caminin şadırvanında dedelere ahbap olmak isterdim.

 

Bir eski otobüs olmak isterdim. Uzaklarda sıla özlemi çekenleri Erzurum’a kavuşturmak, sevdiği diyarlara götürmek isterdim.

 

Bir avaz olmak isterdim Erzurum Ovası’nda. Dünyadaki tüm mazlumların sesi olmak, Anadolu’nun yıkılmaz kalesinden bağırmak isterdim.

 

Bir kır çiçeği olmak isterdim hiç olmazsa. Palandöken Dağı’nın kuytu bir köşesinde salınmak isterdim esen rüzgarlarla.

 

Eski değirmende öğütülen bir buğday tanesi olmak isterdim hiç olmazsa.  Mis gibi kokan Hasankale lavaşının bir küçük parçasında olmak isterdim.

 

Bir tutam aşotu olmak isterdim hiç olmazsa. Bir fukara evin sofrasında kaşıklanan ayran aşına tat olmak isterdim.  

 

Bir Elif olmak isterdim ya da ne bileyim hiç olmazsa bir Vav... Her defasında binbir hatim dualarında arşa yükselen dualarda aklanmak isterdim.

 

Bir tahta bank olmak isterdim hiç olmazsa. Erzurum Garı’nda “yitik düşlerini arayan” sevdalılara yaren olmak isterdim.

 

Bir mızrap olmak isterdim hiç olmazsa. Emrah’ın, Sümmani’nin, Reyhani’nin parmakları arasında kaybolup gitmek isterdim.

 

Bir tek ilmek olmak isterdim kınalı ellerde hiç olmazsa. Şenkaya’nın Bardız’ında bir kilimin çiçeğinde desen olmak isterdim.

 

Bir yün eldiven olmak isterdim hiç olmazsa. Gürcükapı’da elleri soğuktan donan tablacıya sıcak olmak isterdim.

 

Bir avuç fındık, fıstık ya da ceviz olmak isterdim kapının eşiğinde.  Arife günü Erzurum’da arafalık toplayan çocuklara gülücük olmak isterdim.

Bir kırık mezar taşı olmak isterdim hiç olmazsa. Asri Mezarlık’ta ya da Abdurrahman Gazi’de üzerindeki toprakları otlar biten kimsesizlere isim olmak isterdim.

 

Bir eğri büğrü baston olmak isterdim hiç olmazsa. Leblebici Yokuşu’nda, Esat Paşa’da nefesi kesilen babam yüzlü adamlara dayanak olmak isterdim.

 

Ay-yıldızlı bayrağın bir ilmeği olmak isterdim hiç olmazsa. Erzurum Kalesi’nin burçlarında “Barışın güvercini, savaşın kartalı” olmak isterdim.

 

Misal tek bir söz olmak isterdim hiç olmazsa. Bir Erzurum ağzından çıkan ‘Can Gardaş’a yol arkadaşı olmak isterdim.

 

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.