İnsan ve Işık

İnsanlık tarihi serüveni boyunca insanın doğadaki en fazla önem yüklediği kavram ışık oldu. Öyle ki baş tanrılarını bile ışık kaynaklarından seçti. Bu yazımızda insanın kültürel evrimi boyunca ışığa bakış açısını hatırlayacağız.

 

Işık canlı doğa için elbette önemlidir, besin zincirinin alt sıralarında bulunan bitkilerin gelişmesi için ışığa ihtiyaç vardır. Bundan bağımsız olarak, av konumundaki hayvanlar için ışık güvenlik demektir. Görsel algıya sahip avlar, ışıkta avcıyı daha rahat fark ederler. Bu yüzden, GÜNEŞ ışığına sahip gündüzü, karanlık geceye yeğlemeleri doğaldır. Karanlık gecelerin arasında ise, en etkili ışık kaynağı olan AY'ın dolun hali, yani dolunaylı geceler daha güvenlidir. Doğada hem avcı hem de av konumunda olan medeniyet öncesi ilkel insan GÜNEŞ'e ve AY'a bu yüzden önem atfetmiştir. Günümüzde bilgili, etrafında dönen dünyanın farkında olan insanlara bu yüzden "aydın" diyoruz. Hatta kaybettiğimiz insanlar için "nur içinde yatsın" dememizin özünde "güvenli olsun" temennisi vardır.

 

Diğer bir taraftan, kıllarının büyük bölümünü kaybetmiş insan şu an dünyanın muhtelif konumlarını yurt edinebilmişse, bunu bir başka ışık kaynağı olan ATEŞ'i kontrol edebilmesine borçludur. Topluluklar halinde doğada yaşamını sürdürmeye çalışan insan, soğuktan korunmak için ateşten destek alır. Her ilkel topluluğun elinde ateş vardır ve bu ateşin sürdürülmesi bireyden ziyade, bireyin dahil olduğu topluluğun tüm bireylerinin hayatta kalabilmesi için elzemdir. Bir nedenden dolayı bir topluluktan kopup kendilerine başka bir topluluk kurmak isteyen bir grup ilkel insan, koptuğu topluluğun ateşini kopyalamak zorundadır. Hatta topluluklardan biri diğerini yok etmek istediğinde, saldırdığı topluluğun ateşini söndürmesi yeterli olacaktır; zira insan ateşi doğadan kopyalayıp kontrol edebilmiştir ama onu yaratmayı hala bilmemektedir (bu durumu, insanlığın ilk yazılı kaynaklarında, ateş yakma bilgisinin kayda alınmasından anlıyoruz). Sönmeyen ateş kültünü modern dünyada Olimpiyat ateşinde bile görebiliriz.

 

Üretim faaliyeti olarak nitelendirilen tarım ve hayvancılık uğraşlarına başladığında ise insan GÜNEŞ'in, karnını doyurmakta ne denli önemli bir gösterge olduğunu fark etti. Tarım günlük bir faaliyet değildir, avcı-toplayıcı yaşama göre uzun vadelidir. Bu yüzden tarımla uğraşan insan bir zaman çizelgesine ihtiyaç duyar. Yıl dediğimiz güneşin periyodik döngüsü insanın tarımda kullandığı zaman çizelgesinin başat öğesi oldu, bu çizelgeye günümüzde takvim diyoruz. Güneşin hareketlerini izleyen insan, ekimini, sulamasını ve ürün kaldırmasını bu hareketlerin türevi olan zamanlarda gerçekleştirdi. Bununla birlikte, tarımın getirisi yılda bir kez olduğu için, bu çizelgeye harfiyen uymadığı takdirde doğanın açlık cezalandırmasıyla karşı karşıya kalınca, çizelgedeki belirgin günleri kaçırmamak için, bu günlere fazladan önem atfederek, dahası bu günleri kutsayarak ve kutlayarak nesiller boyu hatırlanmasını sağladı, ki semavi dinlerdeki bayramların temelinde bu kültür yatar.

 

Ekvatora daha yakın coğrafyalarda ise güneşin hareketleri fark edilebilir sıcaklık farkları oluşturmadığı için, böyle coğrafyalarda yaşayan insan zaman çizelgesini, daha kısa süreli olduğu için daha kolay takip edilebilen, AY'ın düzenli döngüsüne göre belirledi. Aslen tarım öncesi insanın zaman takip çizelgesi olan ay döngüsü, üretim hayatını tarım yerine hayvancılıkla sürdüren çoban topluluklarında, takvim kavramı oluştuktan sonra güneş takviminin yerini aldı. Hicri takvim böyle bir kültürün ürünüdür.


 

İlkel insan güneşi ve ateşi fark ederek edindiği ışık kavramını sıcaklık kavramıyla özdeşleştirdi. Aydınlatan şey aynı zamanda ısıtan şeydi. Ay ve yıldızlar gibi parlak cisimler ise görece güçsüz ışık kaynakları olduğu için, verdikleri ısı da sınırlıydı.


İnsan, insan olalı ışık her zaman en temel yardımcılarından biri olmuştur. Şimdi de bile dünya insan nüfusunun büyük bölümünün tapındığı tanrılar ışığın çeşitli sembolleridir.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.