Kara kışın suçu ne

Kara kış geldi, tir tir titretiyor. Kışın suçu yok, bu bizim tercihimizdi.

 

İnsan soyu yola Afrika’dan çıkmıştı. Diğer bir deyişle ana yurt Afrika’ydı. Ana yurdu terk eden büyüklerimizin farklı yaşam koşulları için doğal tedariklere sahip değillerdi. Sahip oldukları şey ise alet yapabilme ve yapılan aleti geliştirebilme becerisiydi.

 

Alet deyince aklımıza sadece çiviyle çekiç gelmesin. Hayatta kalabilmek için edindiğimiz ve kullandığımız her şey birer alettir. Zaman içinde alet çantamız aletlerimizle dolup taştı.

 

Belki de edindiğimiz ve hayatımızı çok büyük ölçüde şekillendiren en önemli aletimiz ateştir. Ateşi doğadan çaldık. Isı ve ışık kaynağı olan bu aletimizi, çok sonraları kendimiz oluşturmayı da öğrendik.

 

Ateşin yardımıyla ana yurttan çok uzaklara göçebildik, yiyeceğimizi oralarda arayabildik. Uzaklardayken, soğuktan korunmak için de ateş en önemli yoldaşımız oldu. Bu konuda ateşin yanına giysilerimiz de ekledik. Soğuk hava şartlarında doğal yolla hayatını sürdüren diğer canlıların aksine, bizim doğal giysilerimiz eksikti. Biz de o diğer canlıların bir kısmının doğal giysilerini kendi üzerimize geçiriverdik.

 

Tabii o günlerin üzerinden de çok zaman geçti. Şimdi ise yaşadığımız bu, bizim için yabanıl topraklarda soğuktan korunmak için ayağımıza getirilen nimetlerden faydalanıyoruz. Ateşimizi hanemizde kendimiz yakmıyoruz, giysimizi kendimiz dikmiyoruz. Hal böyle olunca, ana yurttan kopmamızın üzerine şimdi de doğadan yalıtılmış hale geldik.

 

Sözün özü hayatımızı bizler için oluşturduğumuz oldukça yapay bir ortamda sürdürüyoruz. Ana yurt çok uzaklarda kaldı. Çok büyük değişimler olmazsa geri de döneceğe benzemiyoruz, dönsek de sığamayız o topraklara.

 

Ana yurtta geride bıraktığımız büyüklerimiz bizimle gurur mu duyardı, yoksa gülüp geçer miydi halimize, bilinmez. Üşümeyi biz kendimiz seçtik.

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.