Kurbağa sendromu yaşıyoruz.

Yaygın olarak hep anlatılır ya, sendrom şöyle: Kurbağa kaynar bir tencereye atılır, sıcaklığın ani şok etkisiyle kendisini anında suyun dışına atar. Oysa aynı kurbağa başka bir denemeyle bu kez soğuk su dolu tencereye atılır ve soğuk su yavaş yavaş ısıtılmaya başlanılır.  

 

Bu ısıtılma sürecinde kurbağa kendisini bekleyen sonu algılayamaz ve artan vücut ısısıyla birlikte suyun sıcaklığını fark edemez bir durum yaşadığından tedricen ısıtılan su ile uyumlu hal almanın rahatlığı içinde başına geleceklerden habersiz olarak doğal yaşamını sürdürdüğünün yanılgısını yaşar.

 

Ancak bir süre sonra kurbağa giderek artan öldürücü sıcaklığı hissettiği zaman ise onun için iş işten çoktan geçmiş ve artık kendisi için bekkenen hazin sona yaklaşır. 

 

Toplumsal ve ekonomik olarak tedricen adeta bu sendromu yaşıyoruz ve her geçen gün siyasal ve toplumsal alanda gerçekleştirilen değişimlere ve çekilemez aşırı zamlara kurbağa teslimiyeti ile alıştırılıyoruz ve demokratik tepkilerden uzak ve keyfiliğe razi olmuş sessiz bir biat toplumu haline getiriliyoruz. 

 

Allah'a şükretmek yerine; çarpık, haksız, lâyüsel pilitikalara ve ekonomik uygulamalara şükrederek hiçbir şey olmamış gibi yolumuza devam diyoruz.