Kuru Tarımın Çırpınışları (2)

Eskişehir Anakent Belediyemiz ve Tarım ve Gıda Etiği Derneğinin ortak düzenlediği ‘Kuru Tarım Yeniden!’ isimli sempozyumun kokteylinde servis edilen kaliteli ikramların ardından klavyenin başına oturmak çok daha keyifli. Hasbel kader kuru tarım konuları içinde yer alan iki adet tez yazmış olduğum için konu hakkında bir iki satır karalamakta etik bir engel görmüyorum.

 

 

Muhalif yerel yönetimler ile merkezi otorite arasındaki gerginlik hız kesmeden devam ediyor. Kokteyl kulislerinde öğrenebildiğimiz kadarı ile ‘Hayvan genetik kaynaklarının halk elinde korunması’ projesi kapsamında Çine Çaparı Koyun ırkı krize sebep olmuş. Çiftçi koşullarında genetik kaynakların korunmasını prensip edinen projenin Aydın bölge ayağındaki yetiştiricinin çeşitli ekonomik yetersizlikler sonucu koyunları kesime göndereceğini öğrenen Aydın belediye tarımsal daire başkanlığının yetkilileri, 130 koyunu satın alarak genetik kaynakları kesime gidişini engellemiş.  130 koyunun bakımını üstlenen belediyeye proje kapsamında ödeme de yapılmayınca koyunları iade edecek merci bulunamamış. Olası yönetim değişikliği sonucunda koyunların güvenliğinden endişe eden belediye emekçileri çare beklemekte.

 

Frederic Eber Vakfı’nın uluslararası kurumsal katılımcı olduğu sempozyumda karar verici mekanizmada yer aldığı, Vakfın İstanbul ve Türkiye Temsilcilerinin etkin katılım gösterdiği ve iş birliğine açık oldukları görüldü.

 

2. günün ilk oturumu Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım gece saat 03:00’da yayınlanan resmi gazeteyi okumakla geçirdiği zamandan kaynaklı uykusu bölünmüş olduğu için huzursuzdu. Yılbaşında açıklanmasını beklediği 2022 Tarım desteklerinin yıl sonunda ancak açıklanabildiğini, belirtilen meblağın ise ancak 2023 yılı Haziran ayında ancak çiftçi eline geçebileceğini, artan üretim maliyetine göre yem bitkileri alanında desteklerde herhangi bir artış olmadığını vurgulayarak girizgâh yaptı. Kuraklık projeksiyonlarında artış beklentisi karşısında en etkili fikirlerin AB’de görüşüldüğünü Türkiye’nin ise ancak geçmiş pratiklerinden kaynaklanan tecrübelerini günümüz gençlerinin teknoloji donanımları ile birleştirildiği taktirde iyi bir atılım yapabileceğini belirtti. Tarım stratejilerini siyaset üstü bir tutum ile görüşülmesi gerektiğini belirten Yıldırım, gazetecilik mesleğini icra ederken üstadı Nezih beyin destek ve teşvikleri ile kendisini bir anda tarım yazarı olarak bulduğunu itiraf etti.

 

Uluslararası Kurak Alanlar Araştırma Merkezi (ICARDA) adına görev yapan Dr. Mina Devkota Tunus şartların 10 da alanda 30 baş hayvanın 30 günlük otlatılabileceğini, kuru tarım pratiklerinin etkili kullanılması ile birlikte 2 ürün alınabileceğini, Mürdümük-Buğday-Nohut-Kinoa rotasyonunun uygulanabilir olduğunu belirtti.

 

Uluslararası Buğday Geliştirme Merkezinden Emekli araştırıcı Dr.Hans Brown Türkiye’de buğdayda verim kayıplarının sadece kuraklıktan kaynaklanmadığını, topraklarda bor toksitesi çinko yetersizliği ve asitli toprak durumlarının topraktan gelen hastalıkların da göz önünde bulundurulması gerekliliğini vurguladığı sunusunda agronomist ve ıslahçı birlikteliğine vurgu yaparak ‘agronomistler yol yaparsa ıslahçılar araba üretir’ metaforu ile birlikteliği izah etmeye çalıştı. Karar verici mekanizmalar için kuru tarımın avantaj ve dezavantajlarının iyi değerlendirilmesi gerekliliğini; sera gazı emülsiyonu ile mücadele, küresel işgücü, toplam alan kullanımı, temiz su kullanımı, gayri safi yurt içi hasıla ve araştırmanın payı gibi parametreleri yüzdelik dilimlerle izah ederek siyasilere ve teknokratlara yol gösterici olmaya gayret etti.

 

Ulusal Bozkır Koruma Strateji Eylem Planı hakkında bilgi paylaşımında bulunan peyzaj mimarı Dr. Nihan Yenilmez Arpa Şanlıurfa’daki denemelerinde çiftçilere önerdikleri otlatma planına riayet etmeleri için iş birliği yapıldığını, lakin iş birliğinin sürdürülmesi halinde plana uyacaklarını fakat uygulamanın genel ölçeğe uygulanabilirliğinin tartışılabilir olduğunu kulis arasında vurguladı.

 

 

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Prof.Dr. Erdem Denk ‘ne ekersek onu biçiyoruz bir eşitsizlik aracı olarak tarım’ isimli renkli akıcı sunusunda pre historik dönemden günümüze siyasal otoritelerin şekillenme süreçleri hakkında bilgi verdi. Sabanın kullanılmaya başlaması ile sosyal kırılım başladığını Kadının üretim araçlarından dışlanması ile birlikte ataerkil sisteme geçişin bilişsel güvenlik araçlarının da erkeğin eline geçmesi ile birlikte ataerkil dönemin yerini sabitlediğini belirtti.

 

11 Eylül saldırıları ile birlikte finans kapital sisteminin network ağının zarar gördüğünü belirten Denk, üreten %5 olduğunda ismi çiftçi olmaktan çıktığını dolayısı ile üretenlerin payının arttırılması için entansif tarıma karşı çıkılması gerekliliğinden bahsetti.

 

Kapanış konuşmasında oturum başkanı Prof. Dr. Cemal Taluğ Çinlilerin ağaç dikerken kullandığı özdeyişi örnek vererek ‘Bu ağacı dikmek için en iyi zaman 20 yıl önceydi lakin en iyi 2. En iyi zaman şimdi!’ diyerek ‘Bu sempozyumu keşke 20 yıl önce gerçekleştirseydik lakin en iyi 2. zaman şimdiydi ve zamanı yakaladık.’ ifadeleri ile oturumu sonlandırdı.      

 

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Sevil kaya 21 Ekim 2022 11:22

    Hakancim çok güzel özetle konunun önemini vurgulamissin..dilerim tarımın en sikintili yani can cekistigi şu günlerde kuru tarıma yoğun ilgiyle bu sıkıntı kısmen azaltilmaya calisilabilir