Cumhurbaşkanı Erdoğan Kızılcahamam’da gerçekleşen AK Parti 27. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda “Tüm arkadaşlarımıza söyledim, bunlardan fikri danışmanlık bile almayacaksınız dedim. Gerek yok, biz bize yeteriz” açıklaması, McKinsey üzerinden ekonomi ile ilgili başlatılan tartışmaları bitirdi.
Açıkçası bu tartışmalarda firmalardan alınacak danışmanlık hizmetleri konusunda birkaç önemli hususu da burada belirtmekte fayda var.
Geçmişte kamu için alınacak danışmanlık hizmetlerinde başta yerli özel sektör ve bu işi yapmak isteyen üniversitelere veya akademisyenlere maalesef çok alan açılmadı.
Geçmişte, kurum yöneticileri veya bakanlık üst yönetimi, danışmanlık işini yapmak için ihaleye başvuran özel sektör ve üniversitelerin de yer aldığı kurumlar arasında tercih yapılırken sanki yerli firmalar ve üniversiteler ile çalışmak riskmiş gibi genelde yabancı firmalar tercih edildi.
Açıkçası var olan algı şuydu: Özel sektör danışmanlık yapamaz, üniversitelerin hazırlayacağı raporlar da çok akademik. Dolayısıyla bu süreçte bir tek alternatif uluslararası firmalar kalıyordu. Bu da hem yerli firmaların hem de üniversitelerin önünü kapayan onlara alan açmayan kritik bir tercihti.
Ben biliyorum ki uluslararası danışmanlık firmalarının yaptığı işi yapacak bizim birçok akademisyenimiz ve üniversitemiz mevcut. Hem de bu danışmanlık işini yabancı firmalardan çok daha iyi ve kaliteli yapacak niteliklere sahipler.
Dolayısıyla Yeni Ekonomik Programı’nın takip ve izlenmesini bir üniversite neden yapmasın?
YENİ DÖNEM YENİ ANLAYIŞ
Yeni Ekonomi Programı’nın takibi ve izlenilmesi kararı bence programın kredibilitesi ve şeffaflığı açısından devrim gibi bir karar.
Kamu kurumlarının veya yöneticilerinin performansını ölçmek, hayata geçen projelerin ne kadar başarılı olduğunu ve oluşturulacak yeni yol haritası için, takip ve izleme mekanizmasını artık zorunlu hale getirmek lazım.
Böylece bu mekanizma ile birlikte hayata geçen tüm projelerin etkinlik analizlerinin yapılmasının da önü açılmış olacak. Çünkü bizde kamu kurum ve kuruluşları tarafından gerçekleştirilen projelerin etkinlik analizinin yapılması çok nadir bir uygulama.
ALTERNATİF OLUŞTURMA
Ayrıca şunu da ifade etmek gerekiyor ki, artık dünyada ekonomik güç dengesinin gelişmekte olan ülkelere evirildiği bu dönemde tüm alanlarda alternatif kurum ve kuruluşlara ihtiyaç bulunuyor.
Bugün gelişmekte olan ülkelerde büyük yerli danışmanlık şirketlerine ihtiyaç olduğu gibi ekonomi alanında dışa bağımlılığı azaltacak adımlara, ülke kredi notunu belirleyen derecelendirme kuruluşlarına ve uluslararası alanda ekonomiye şeffaflıktan uzak yön verme çabası içerisinde olan kurum ve kuruluşların etkinliğinin ortadan kaldırılmasına ve bu kurum ve kuruluşlara alternatif kurumlara her zamankinden daha çok ihtiyaç olduğu açık.
Kısacası bugün tüm alanlarda yeni bir bakış açısına ihtiyaç var.
ENFLASYONLA MÜCADELE NEDEN ÖNCELİKLİ OLMALIDIR?
En son açıklanan eylül ayı enflasyon verilerine göre tüketici fiyat endeksinin yüzde 24.52 ve üretici fiyat endeksinin yüzde 46.15’ya yükselmesi, enflasyonun temel öncellik olmasını ve topyekun mücadelenin gerekliliğine işaret ediyor.
Şöyle ki;
Türkiye’de son 15 yıldır unuttuğumuz yüksek enflasyon dolayısıyla oluşan fiyat artış beklentilerinin kırılması için,
Yüksek enflasyon yüksek faizi getirir söyleminin ekonomiye yerleşmemesi ve piyasalarda bu yönde uzun vadede olumsuz sonuçlara neden olacak beklentilerin oluşmasına müsaade etmemek için,
Piyasada oluşan denetimsizlik ve eksik rekabet nedeniyle işletmelerin ürünlerini piyasa fiyatı üzerinden satmalarının önünü kapatmak için,
Son dönemlerde mal ve hizmetlerin fiyatlarında oluşan artışın önümüzdeki dönemde oluşabilecek talep daralmasına sonrasında mal hizmet arzında düşüşe sebep olmaması için,
En önemlisi de Türkiye ekonomisinde oluşabilecek enflasyon, kur ve faiz döngüsünün kırılması için enflasyonun öncellikli konu olması gerekiyor.