Şair Eşref'ten nükteli hicivler...

Edebiyatımızda, Nef'i ve Neyzen gibi, Türkçe'de yergici anlâmında eskilerin heccâv dedikleri bir büyük hiciv ustası da, birçok yörede malmüdürlüğü ve özellikle de İzmir'de kaymakamlık gibi devlet görevlerinde bulunan Şair Eşref'tir. Şair Nef'inin takipçisi ve Neyzen Tevfik'in öncüsüdür Şair Eşref... Eleştiriye, tarihsel ve kültürel olarak kapalı bir toplumda ve devlet geleneğinde, Eşref gibi korkusuz şairler, sayıları sayılı da olsa, vaktiyle toplumumuzun dili-dilceği ve tercümânı olmuşlardır. Hicivlerinde, Padişâh dışındaki kişilerin isimlerini kullanmayan Eşref'e, Hicvettiği bu kişilerin isimlerinin neden ve niçin kullanılmadığı sorusuna; "Niçin olacak bütün alçaklara tatbik edilsin de, numarasız gözlük gibi kullansınlar" tarzında ders niteliğinde nükteli ve kinâyeli bir cevap verir. Doğru dilli ve tok sözlü Şair Eşref kendisini ise, şöyle tanımlar:

 

Eylemem ölsem de kizbi ihtiyâr 

Doğruyu söyler gezer bir şairim

Bir güzel mazmûn bulunca Eşrafâ

Kendimi hicveylemesem kâfiriim

 

Kizb: yalan

İhtiyâr: İsteyerek-bilereki

Mazmûn: Nükteli-san'atlı ve ince söz

 

Bozulan toplum ve ahlâkı değer yargıları için:

 

Kabrimi kimse ziyâret etmesin Allâh için

Gelmesin reddeylerim billâhî öz kardeşimi

Gözlerim ebnâ-yi ademden o rütbe yıldı kim

İstemem ben fâtiha, tek çalmasınlar taşımı

 

Şairin ölümünden sonra, dörtlüğünün yazılı olduğu mezar taşı, ne yazık ki, sağlığında ifâde etmiş olduğu sözlerinde yanılmadığını doğrularcasına çalınmıştır

 

Olması gereken vakarıyla mütenâsip olmayanlar ve sahip olduğu makam ve mevkiinin değer ve ağırlığını taşıyamayanlar, eski tâbiriyle sözün özü, "şerefú'l mekân, bil mekin" idrâkinden uzak olanlara; şöyle der:

 

Kişi, kâmîl oldu mu üstâd mertebesinde

Ona madde üstünde bir değer vereceksin

Baktın ki; hali, tavri değişti meclise gelişte

Çüüşşş…deyip, sırtına bir semer vereceksin

 

Haklı olduğu bir kabahatı nedeniyle; sorguda kendisinden yazılı cevap isteyen Osmanlı Müstântiki Rum Ohannes Efendi'ye, şu yergili cevabı verir.

 

Elinde yok adalet; olsa da sen kim adalet kim?

Kimi maznun (sanık) görsen hep kabahat sende dersin

Polisler üstüme saldırdı, ben de bir sille nakşettim

Be müstântik Efendi, söyle sen olsan ne b...k yersin

 

Bir vatandaşın tuvalet işini yokuşa süren ışgüzâr kadı efendiye, şikâyet sahibi vatandaşın sırtına yapıştırdığı pusulaya yazdığı şu iğneleyici dörtlüğu gönderir:

 

Herkesin bu kârhâne-i âlemde bir türlü davası var

Kırkağaçlı Memmet Efendi'nin de bir kenef davası var

Kadı Efendi lûtfefeyle imza eyle de bu ilâmını

Çünkü bu tür b...ktan işlerin inhâsı var, minhâsı var

 

Sanırım, Sultan Hamit'in tahta çıkış yıl dönümünde yapılan gösterilerde veya başka bir olayda olacak; yaklaşan kalabalığı izleyen vali, yaşanılan taşkınlık karşısında, "Durdurun bu eşşekleri" gibi münâsebetsiz bir làf sarfeder. Şair Eşref o anda ve hemen "Kem söz sahibinindir" çağrışımıyla ve nefis bir göndermeyle taşı gediğine oturtur.

 

Ehl-i mansıptan biri millete eşşek dese

Reddolonmaz bu söz eşşek oğlu çok can yakar

Millete eşşek diyen eşşek herif bilmez ki

Sadrazamlar da, valiler de milletten çıkar

 

Yaşadığı dönemin haksızlıklarına ve soygunlarına görevi icâbi şahitlik eden; bozuk ve merhametsiz yönetimleriyle halka zulmeden ve "devletlüler" olarak anılan kimi yönetici ve ekâbirlere ve devrin padişâhı da dahil olmak üzere, hiciv oklarını korkusuzca atmaktan çekinmeyen Eşref, okunması gereken bir büyük hiciv ustası şair.

 

Rahmet diliyorum...

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.