Sokrates'in "At sineğ"i metaforu

Sokrates kendisini yargılayanlara gayet sakin bir şekilde cevaplar veriyordu. Öyle ki çıktığı mahkeme önünde ‘‘Ben Tanrı tarafından Atina devletine gönderilmiş bir at sineğiyim’’ diyor ve ekliyordu ‘‘Ve bu devlet, koca cüssesi nedeniyle yavaş hareket edebilen ve canlanması gereken bir attır. Ben de Tanrı’nın bu devlete musallat ettiği bir "At sineği" gibi bütün gün boyunca her yerde sizi uyandırıyorum, hareketlendiriyorum, azarlıyorum ve ikna ediyorum. Ve eğer Tanrı sizi düşünerek bir at sineği daha göndermezse, hayatınızın geri kalanını uyuyarak geçirirsiniz"

 

“At sineği” metaforuyla anlatılmak istenilen; eleştirel, korkusuz ve cesur tavırlarla ülkeyi yönetenlerin ve toplumun yanlışlarına kayıtsız ve duyarsız kalınmamasıdır. Haksızlığa karşı çıkılması, yaşanılan sorunlarara işaret edilerek doğru çözüm yollarının sunulmasıdır. Toplumu uyandırmağa ve silkelemeye at sineği görevini yapan gerçek aydınlara ihtiyacı var. Statükoya biat etmek işin en kolay tarafı. Gerektiğinde muhalif bir çizgide dik durabilmek bir erdemdir. Haksızlıklara ve toplumsal sorunlara karşı; "Gòrmemek- duymamak ve konuşmamak " Maymunlaşmak felsefesinin bir tezahürüdür. 

 

Üç maymunu oynamak felsefesinin özü şu: "Görmezsek-duymazsak- konuşmasak" şeytan da bizi görmez ve şeytan bize kòtülük yapmaz mitolojik bir Hint hıkâyesine dayanır. Yani durup dururken başını derde salma ve "Sen sağ, ben selâmet" de, gözünü, kulağını, ağzını kapat ve geç.

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.