Er Meydanı Erzurum Ovası

Yüzyıllar önce ata yurdundan yola çıkan ecdadımız, obalarıyla birlikte kadim Türk kültürünün gelenek ve göreneklerini de Anadolu’ya taşıyarak yerleştikleri bu toprakları ana vatan yapmışlardı.

 

Yeni yerleştikleri topraklarda Türk kimliğinin kaybolmaması ve millet olma bilincinin canlı tutulması kültür kanallarından taşınan tüm değerlerin sahiplenilmesi, yaşatılması ve yaşanmasıyla sağlanmıştı.

 

Aradan geçen yaklaşık 1000 yıla rağmen toplum içerisinde bu kültür kodlarının canlılığını koruduğunu, Anadolu coğrafyasının farklı köşelerinde bu heyecanın yaşatıldığını görmekte ve hissetmekteyiz.

 

Anadolu coğrafyasında ata yurttan taşınan kültürel değerlerin fazlasıyla yaşatıldığı, hissedildiği ve korunduğu illerin başında Erzurum gelmektedir. At yarışları, cirit, güreş ve âşıklık gibi geleneklerin Dadaşlar diyarında yaşatılması ve ilgi görmesi Erzurum’un milli konulardaki hassasiyetinin de bir ifadesidir.

 

Dadaşların bu konuyla ilgili yaklaşımlarının en güzel örneğini Pazar günü Erzurum Büyükşehir Belediyesi ile Yakutiye Belediyesi’nin birlikte tertip ettikleri “Erzurum Ovası Güreş Festivali” isimli organizasyonda gördük ve yaşadık. Yıllar öncesinde Erzurum Ovası’nda yapılan coşkulu günleri hatırlatan bu etkinlik, geleneğin yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılması açısından son derece anlamlıydı.

 

Şehrin geçmişi hakkında bilgi sahibi olanların hatırlayacağı üzere, yıllar önce ovada özellikle Kalor’da, Akdağ köyünde panayır tarzında etkinlikler yapılırdı. Civar köylerden insanların kimileri yaya, kimileri at ve öküz arabalarıyla seyir alanına gelir; burada yenilir içilir; gençler bar ve güreş tutar, köyler arasında cirit müsabakaları yapılır, çocuklar geleneksel oyunlar oynar ve şenlik havası içerisinde bir gün geçirilirdi. Bu ortamda dostluk ve komşuluk ilişkileri sağlamlaştırıldığı gibi geleneklerin de yaşatılması sağlanırdı.

 

1980 sonrası ekonomik sorunların getirdiği sıkıntılar yüzünden Erzurum’dan göç başlamış, şehirde kültürel bir erozyon yaşanmış, dolayısıyla bu olumsuz durum bazı alışkanlıkların ve etkinliklerin de yavaş yavaş ortadan kaybolmasına yol açmıştı. Bu olumsuz etkilerden biri de bahsetmiş olduğumuz ovada yapılan şenliklerdi.

 

Pazar günü yapılan festival, bu unutulmaya yüz tutmuş geleneğin yaşatılacağına dair ipuçları vermesi açısından çok önemliydi. Soğuk Çermik köyü (Mahallesi) karşısındaki harman yerine kurulan er meydanı gerçekten görülmeye değerdi.

 

Torunlarım Deniz ve Mustafa’yla birlikte gittiğim bu festivalde, ovanın yeni bir ruha ve coşkuya kavuştuğunu, er meydanına çıkan pehlivanları seyredince Bar şairimiz Sadi Akatay’ın “Güvenirsin gücüne düşünmezsin yarını” mısralarını hatırladığımı, köklerinden kopmayan bir ulu çınarın ovayı kucakladığını hissettim diyebilirim.

 

Ülkemizin her bölgesinden 400’ü aşkın güreşçinin katıldığı bize yakışan bu festivale Erzurumlu hemşerilerimizin yoğun ilgisi geleneğin sahiplenilmesi açısından son derece sevindiriciydi. Er meydanı ve etkinlik alanı çok güzel tasarlanmıştı. Konuklara şapka, bayrak dağıtılması, geleneksel etli pilav, ayran ve tatlı ikram edilmesi takdir edilecek bir ağırlamaydı.

 

Programın Mehteran Takımının gösterisi ile başlayıp, Dadaşların bar tutması ile devam etmesi muhteşemdi.  Er meydanına çıkan 30 kg kategorisindeki Dadaş balalarının güreşleri görülmeye değerdi. Hele mağlup olan çocuğun ağlayıp yenilgiyi hazmedememesi ise ayrı bir güzellikti!

 

Galip gelen pehlivanın, yendiği rakibini elinden tutup kaldırması ve onu kucaklaması ise sporcu ahlâkı ile Dadaşlık karakterinin güzel bir yansımasıydı.

 

Er meydanının baş aktörü şüphesiz Cazgır Fuat Özbay idi. İşini profesyonelce yapan Cazgır Fuat Azbay meydana coşku kattığı gibi derin tecrübesi ve bilgisiyle de yaptığı işin hakkını fazlasıyla verdi.

 

Ömrünü güreş sporuna adamış büyüğümüz Dursun Ali Kishalı’nın geçmişten günümüze kadar Ova’nın meşhur güreşçilerini yazdığı listeyi okuması ve Ova’nın yetiştirdiği unutulmaz pehlivanlardan Reşit Karabacak’ın portresinin meydana asılması ahde vefanın harika bir göstergesiydi.

 

 

İranlı rakibi Reza Yusufen’i yenen Rıza Yıldırım’ın başpehlivan olduğu bu festivalin önümüzdeki yıllarda daha kapsamlı yapılacağının müjdesinin Yakutiye Belediye Başkanı Dr. Mahmut Uçar tarafından verilmesi ise şehir adına sevindirici bir haberdi.

 

Geleneğin yaşatılması ve gelecek kuşaklara ulaştırılması konusunda bu tür organizasyonların artarak devam etmesini temenni ederken bu festivalin hazırlanmasında emeği geçen Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen ile Yakutiye Belediye Başkanı Dr. Mahmut Uçar’a ve katkı sunan tüm birimlere kültürümüz ve sporumuz adına şükranlarımızı sunar, er meydanına çıkan pehlivanlarımıza başarılar dilerim.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.